14 Kasım 2009 Cumartesi

HER GÜZELİN BİR GÜZELİ VARDIR… ASUMAN KRAUSE

‘Wipe Out’ yediden yetmişe herkesin ilgisini çeken bir yarışma. Hem eğlendiriyor hem de güldürüyor. Üstelik sunucusu da Asuman Krause olunca seyrine doyum olmuyor. Wipe Out 2, eklenen yeni oyunlarıyla Show Tv’de Pazar akşamlarının vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Asuman Krause bu yarışma için “anlatmakla olmaz, yaşamak lazım” diyor…


Güzel mi güzel, sevimli mi sevimli biri Asuman Krause. Şımarık ama sevimli bir kız çocuğu edasıyla kendisi için “ne yalan söyleyeyim biraz sempatiğimdir” diyor. Gerçekten öyle. İlk on dakika içinde zaten yıllardır birbirinizi tanıyormuşsunuz gibi hissetmenize neden oluveriyor bir anda. Üstelik konuşmayı da çok seviyor. Biz de sayfamıza sohbetimizin sadece bir bölümünü koyabildik.


‘Wipe Out’ 2 başladı ve çok seviliyor, bu ilginç yarışma için ne söylemek istersin?


‘Wipe Out’ zaten başlı başına ilginç bir yarışma. Size hangi birini anlatsam? Programı çekerken en ham haline bile çok gülüyorum. Muhteşem şeyler çıkıyor. Son halini izlerken gülmekten patlıyorum. Oradaki her anım çok enteresan. Anlatmakla olmuyor, yaşamak lazım. Gerçekten göründüğü kadar kolay değil. İzlerken “çocuk oyuncağı ne var ki, ben de yapabilirim” denebilir ama öyle değil. Dayım bile “o topların üzerinden öyle atlanmaz, yanlış atlıyorlar, beni o yarışmaya götür de sana göstereyim” diyordu. Günlerce telefonla arayıp katılmak istediğini söyledi. ‘Yapma, etme dayı, 60 yaşında olmaz’ desem de beni dinlemedi. Çareyi yalan söylemek de buldum ve en sonunda seni arayacaklar dedim. Herhalde hala şirketten telefon bekliyordur. Bunları okuyunca hayal kırıklığına uğrayacak.


Elemeler neye göre yapılıyor?


Sağlık problemi olmayan herkes başvurabilir. Sporcu, kilolu, zayıf ve yaşlı olmak problem değil. Wipe Out’ta kapı komşunuz bile yarışıyor olabilir.


Elemelerde Arjantin için mi yoksa yarışma için mi başvuruyorsunuz diye sorduğunda “senin için” diye tezahürat yapan çok olmuş…


Evet, senin için geliyorum diyen çok oldu. Başvuru formunda yarışmaya katılmak için üç sebepten birine beni de yazmışlar. Bu yarışmada gerçekten çok eğleniyoruz. Ödül önemli, ama bu yarışmaya sadece para için gelmiyorlar. En sessiz yarışmacı bile kısık bir ses tonunda başlarken ilk parkurun sonunda o kişinin içinden bir coşku fışkırıyor. Sanki yaşanmamış çocukluğu ortaya çıkıyor.


İlginç kişiler de geliyordur…


Bir yarışmacımızın sürekli ekmek yiyip su içtiğini fark ettik. Bulduğu bir sepetin içine ekmekleri doldurmuş. Çektim yanıma “bana bak, yoksa annenler sana yabancı memlekete gidiyorsun sen sen ol sakın bir şey yeme, domuz eti koyarlar içine mi dediler” diye sordum. O da cevap olarak “buranın ekmekleri çok güzel, ekmeğimi yedim, suyumu da içtim, yarışmaya hazırım” diyor. Daha sonra “nerede bizim Trabzon’un ekmeği” demeye başladı. Yine bu arkadaş birinden Arjantin’in suları kötü diye duymuş ve damacanayla su getirmeye kalkmış ama uçağa binerken izin verilmemiş. Düşünün artık ne komik şeyler yaşıyoruz. Gelenler de biz de çok eğleniyoruz.


DİŞLEĞİM AMA MUTLUYUM


Kadınlar için güzellik çok önemlidir ve sen de gayet hoş görünüyorsun, güzel olduğunu bilmek nasıl bir duygu?


Dış güzellik tabii ki çok önemli ama inan ki bununla ilgili bir yorum yapamıyorum. Kendimi bildim bileli böyle olunca çok fark edemiyorum aslında. Daha kilolu biri de mutludur diye düşünüyorum. Mutlu olmak için kendinizle barışık olmanız gerekiyor. Sonuçta güzellik gelip geçer. Çok da önemli değil. Söylediklerimi okuyanlar “sen güzelsin, sana konuşması kolay” diyebilir. Ayrıca kendimi çok da muhteşem bulmam. Evet, enteresan bir tipim. Çerkezlikten gelen elmacık kemiklerim var ama önemli olan iç güzellik. Bir de her güzelin bir güzeli vardır. O zaman bitmiştir.


Beğenmediğin yerin var mı?


Yok, ama bu da çok güzelim anlamına gelmesin. Sadece kendimle barışığım ve mutluyum. Ayaklarım 41 numara ve ellerim büyük ama bunu seviyorum. Ayaklarıma bakıp ‘işte, basketbolcu ayağı böyle olur’ diyorum. Ne olacak ki? Dişleğim ve dişlerim on metre öteden gidiyor ama mutluyum. Problem yok. Kendimi seviyorum.


Bir partiye gitsen hemen ilgiyi çekersin ve orada yalnız kalmazsın, bu da çoğu kadının isteyebileceği bir şeydir, bunun sendeki duygusunu merak ediyorum…


Güzel bir kadın olabilirsin ama aynı zamanda odun da olabilirsin. Oturup iki çift laf edemezsin. O zamana sadece bakıldığınla kalırsın. Belki bütün bakışlar üzerine döner, yalnız kalmazsın ama çok güzel olup boş olursan da en fazla beş on saniye bakılır ve biter.


Bütün gözler üzerimde, istediğimi elde ederim diye düşünmez misin?


Sadece güzelliğin yeterli olacağını düşünmüyorum. Tabii ki avantajı vardır ama başka özelliklerin de olmalı. Temelin sağlam olup bir de güzelsen, işte o zaman yeme de yanında yat. Güzel dediğin hoş ama boşsa bu da problem tabii.


Başkaları seni nasıl tanımlar ve bunlar senin tanımlamanla örtüşür mü?


Komik, samimi, sempatik derler. Dobra olduğumu söylerler. Bazısı ukala der. Aslında çok sinirliyimdir, tersim terstir yani. Söyledikleri uyuyor, ne yalan söyleyeyim, hepsinden azıcık var yani. Sempatiğimdir.


EVLİLİĞE HİÇ SOĞUK BAKMADIM


Hayatta en önem verdiğin kavram nedir?


Kimileri benim için en önemli kavram aile der ya, e bir zahmet olsun yani. Bunlar zaten olması gereken şeylerdir. Hayatın içinde öncelikler değişebiliyor. Benim önceliğim iştir, ailem zaten benim için önemlidir, o bir yerde durur. Gençken önem verdiğim ve gözümde büyüttüğüm şeyler değişiyor. İş olmalı ki mutlu olasın. İşler istediğin gibi gitmezse depresyona bile girebilirsin. Hayatın karman çorman olabilir. ‘Dostluk, aile’ bunları saymıyorum bile. Onlar zaten olmazsa olmaz.


İş önemli diyorsun peki, eş senin için ne kadar önemlidir? Mesela unutamadığın aşkın var mı?


Wipe Out. Kahkahalar. (Sesini komikleştirerek) Var; adı Wipe, soyadı Out diyorummm... Unutamıyorum, o günleri unutamam… Kahkahalar… Aşk bence çok önemlidir. Aşık olduğunda ne olur dersen, aşksız olmaz derim.


Hiç yok mu unutamadığın biri? Mesela Küçük Emrah?


Farkındaysan o konulara hiç girmiyorum. (Bu arada sesini kısıp gülerek fotoğrafçı arkadaşa dönüp) Bu gerçekten bütün röportajlarımı bulmuş. (Sesini düzeltip) Eski şeylere hiç girmesek.


‘Ten Uyumu’ şarkındaki “bilmeliyim önce huyunu suyunu sonra en çok ten uyumu’ sözlerine istinaden senin için ten uyumu ne kadar önemlidir?


Kahkahalar… O şarkı bana yazılmıştı. Gökhan Şahin yazmıştı. Ben yazmış olsam bunları yazardım. Ten uyumu da olmalı tabii ki… Ben de böyle konularda konuşmayı hiç sevmem vallahi.


Abartılacak bir şey yok canım, gayet normal şeyler…


Bence çok acayip şeyler bunlar. Ten uyumu önemlidir sana bu kadarını söyleyeyim. Bir ilişkide önemli olan saygıdır, aşk biter yerini sevgi alır denir, tamam bunlar çok önemli ama ten uyumu da olmalı diye düşünüyorum. Ne kadar hoş sohbet, saygılı da olsa ten uyumu olmalı. Mesela “dokununca irrite oluyorum” diye eşinden bahseden kadınlar oluyor, düşünsene ilişki çoktan bitmiş artık, orada ten uyumu filan hak getire. Bu da feci bir şey olsa gerek. Biri böyle şeyler söylüyorsa ilişki bitmiştir, o zaman ayrılmak gerekir. Sıtkım sıyrıldı diyen birini düzeltemezsin, bitmiştir artık. Hepsi bir bütün, hepsinden az da olsa olmalı. İleri yaşlarda ne olacağını çok merak ediyorum. Evlenen herkes ölene kadar birlikte olmak ister ama o noktada artık bir ten uyumunun bir anlamı kalır mı bilemiyorum? Çocukluğumdan beri bunu çok merak ederim.


Sen evlenmeyi istiyor musun?


Hiçbir zaman evliliğe soğuk bakmadım ama günümüzde artık korkutuyor. Evlenmeyi ve çocuklar doğurmayı çok istiyorum. 30’lu yaşlarımdayım keşke birkaç sene önce evlenseymişim diyorum bazen. Bu işlere yeni başladığımda doğru bir zamanı bekliyorum diyordum, neyse o doğru zaman. Halbuki hiç öyle bir zaman yok. Yıllar içinde idrak ediyorsun ki öyle bir zaman yok ve bunun da sonu yok. Egosu çok yüksek bir insanım. Başladığım işi en iyi şekilde bitirmek isterim. Mesela albüm yapıyorum sonraki daha iyi olmalı diyorum, başka bir proje için bu kez daha farklı, daha iyisini çıkarmalıyım diyorum. Bunun da sonu gelmiyor ve zaman geçiyor. Aslında o an geldiğinde sen onu hissediyorsun. Bu işler hesaplı kitaplı olmuyor, birini görüyorsun ve işte evleneceğim, çocuk doğuracağım adam bu diyorsun.


Şu anda birlikte olduğun kişiyle evlenmek istiyor musun?


Biraz önce sordun ya! Wipe Out diyorum yine… Kahkahalar…


Belki de karşı taraftan bir teklif gelmedi, sen de açık etmek mi istemiyorsun?


Çerkez’im valla, bu konuları konuşamam. Gülmeler…






HER SEKTÖRDE İKİ YÜZLÜLÜK VAR


Camiadan yılanlara alışkınım demişsin, show dünyasının acımasız tarafları nedir?


(Sesini değiştirerek) çok acımasızlar yahu… Gülmeler… Bu camianın içinde gibi görünsem de aslında çok da içinde değilim. Sadece işimi yapıyorum, sonra da evime gidiyorum. Herhangi başka bir meslek gibi görüyorum yaptığım işi. Bir doktordan farklı değilim ki. Her sektörde yılanlıklar ve iki yüzlülükler var. İyi bir işi takdir ederim, kötüyse de beğenmem. Ama niye o yapıyor ki diye de kıskanmam. Herkesin bir kısmeti var. Mesela bir program sunduğumda adını veremeyeceğim birinin yöneticilere gidip “Programı Asuman sunacakmış, neden beni düşünmüyorsunuz” dediğini öğrenmiştim işte bu yılanlık oluyor. Böyle şeyler çok duydum ama bunlar olacaktır.


Bir de oyuncudan dost olmaz derler, bu doğru mu sence?


Bilmem… Doğru olabilir, Çünkü bu işi yapanlar ve ben de dahil olmak üzere hepimiz egosu yüksek insanlarız. O yüzden böyle bir şey olabilir. Ama bir tarafım dostlukların da olabileceğini söylüyor. Herkesi tanırım, herkes arkadaşımdır ama dostlarım bu camianın içinden değildir. Bu camiadan dost edineyim diye uğraşmadım ama arkadaşım çok var. Belki paylaşacağım konular değişiyor ve sınırlı kalabiliyor. Ayrıca sürekli kendine dikkat etmen gerekiyor böyle olunca da ilişkin sınırlanıyor ve bu da gerçek dostluk olmuyor.

Hiç yorum yok: