14 Kasım 2009 Cumartesi

ZUHAL TOPAL

EVLİLİĞİN AŞKI ÖLDÜRDÜĞÜNE İNANMIYORUM


‘Selena’ da Fitnat Hoca, ‘Sihirli Annem’de Suzan, ‘Geniş Aile’ dizisinde de Şukufe karakterini canlandıran Zuhal Topal, İzdivaç programına başlamadan önce Esra Erol’un yerine geçmesiyle, sonra da programın başına gelen canlı yayın kazalarıyla gündeme damgasını vurmaya devam ediyor.

“Bir oyuncu dublaj da yapabilmeli, sunuculuk da” diyen Zuhal Topal İzdivaç programını sunmaktan çok keyif aldığını söylüyor. Yayına başladığı ilk gün başına gelen canlı yayın kazası hakkında çok da konuşmak istemeyen Zuhal Topal, “böyle bir şey olmasını istemezdim, ilk programın nazarıdır” diyor.

İlginç bir evlilik teklifi almışsınız, bunu sizden dinlesek…

Bir akşam Korhan’a oturmaya gittiğimde “ilginç bir mail geldi, okur musun” deyip içeri geçti. Okudukça “Seninle bir ömür geçirmek isterim” diye başlayan bu mailin bana yazılmış olduğunu anladım. Gerçekten duygularını çok hoş sözlerle ifade eden bir yazıydı. O kadar güzel şeyler yazmıştı ki okurken ağlamaya başlamıştım. Meğer bu esnada haberim olmadan kurduğu kamerayla da beni çekiyormuş. Düşünsenize o sırada kayıt altındayım ve tepkilerimi çekiyor. Mektubun sonuna doğru ben şoka girmiş bir haldeyken elinde bir yüzükle yanıma geldi ve evlenme teklif etti. Hoş bir teklif olmuştu. Sonra da kameraya çekilen görüntülerimi seyretmiştik. Benim için sürpriz oldu.

Evlilikte keramet vardır derler, evliliğin size uğur getirdiğini düşünüyor musunuz?

İnsanların uğuruna, bereketine ve ayağının tozuyla getirdiği hayra çok inanırım. Hayatınızda bir yolun açıldığını hissedersiniz ya; ben Korhan’la birlikte onu gördüm. Ailemle aram çok iyidir ve sevdiklerime çok düşkünümdür, işlerim de fena değildir. Hayatımdaki tek eksik aşktı ve açıkçası pek de umudum yoktu. Karşıma istediğim gibi biri çıkmadığı için artık evlenemem diye düşünüyordum. “Bu gidişle hayatımda aşk da olmaz, varsın olmasın” derken karşıma Korhan çıktı. Evliliğe de sıcak bakmadığım bir dönemdi ve o benim bütün fikirlerimi değiştirdi. Hayatımda manevi olarak da bir boşluk doldu ve başka bir sayfa açıldı. Bunun verdiği iç huzur ve mutluluk sanırım bu iş hayatıma da yansıdı. Onun uğuruyla hayatım bir anda yükselmeye başladı.

Evlenme teklifini böyle yaptıysa yıldönümünde eşinizden ilginç bir sürpriz gelmiştir…

Korhan’ın konseri, benim de çekimlerim olduğu için çok özel bir şey yapamadık. Yıldönümünden üç gün önce Venedik’teydik ve orada kutladık. Yıldönümümüzün olduğu gün Geniş Aile’nin çekimlerine başlamıştık ama iş dönüşü sağ olsun beni yine yemeğe çıkarmıştı.

Sizin gibi yeni evlenmiş mutlu çiftlere evlilik aşkı öldürüyor mu diye de sorulmaz şimdi…

(Kahkahalar)… Rahmetli dedemle babaannem de birbirlerinin ağzının içine bakıp çocuk gibi birbirlerini beslerlerdi. Evliliğin aşkı öldürdüğüne inanmıyorum, eğer doğru insanı bulduysanız bilakis pekiştiriyor. Evlilik zor bir şey, istediğiniz kadar âşık olup sevin, aynı eve girdikten sonra her şey değişiyor. Apayrı kültürden gelmiş iki insanı alıp aynı eve koyuyorsunuz, bu çok da kolay değil. Bütün ilişkilerde samimiyetle laubaliği ayırmak gerekiyor. Tamam, karı kocasın, aynı evi paylaşıyorsun ama hanımlar eşlerinin yanında kaşını, bıyığını da almasın. Yeni evlilerin buna biraz daha dikkat etmesi gerekiyor. Tabii erkekler de saç sakal bir yerde olmayıp biraz özen göstersinler kendilerine.

HAYATIMIN ERKEĞİ DEMİŞTİM…

Evlilik hayali kuran kızlardan mıydınız?

Evlenmeyeceğim diyen biriydim. Tam bir cadalozdum anlayacağınız. Ailem “biz bunu evlendiremeyiz” derdi. Gitarım kolumda rock müzikler dinleyen, konserlere giden gözü kara bir kızdım. Sonra da erken yaşta çalışmaya başladım. Özgürüm, kendi paramı kazanıyorum ne diye evleneyim diyordum. Bu düşüncelerimi de değiştirecek biri de çıkmamıştı karşıma.

Genç kızken talipleriniz çok muydu?

(Kahkahalar)… Korhan da yanımızda ama valla popüler bir insandım diyebilirim. Burada da durum biraz sakat oldu ama (Gülüyor)… Beğenen çok olurdu ve haber gönderirlerdi. Aslında biraz ‘Erkek Fatma’ydım, onlara çok takılmazdım. Kız arkadaşımdan çok erkek arkadaşım vardı, en çok onlarla kankiydim ve birlikte rock müzik konserlerine giderdik. Kimseye yüz vermezdim, ama taliplerim yok muydu? Vardı vallahi, ne yalan söyleyeyim. Ama yanaşamıyorlardı.

Müziğe de merakınız varmış keşke bir müzisyenle evlensem der miydiniz?

Valla, öyle bir hayalim olmadığı için hiç aklıma gelmemişti. Sadece evleneceğim kişinin oyuncu olmasını istemiyordum. Müzisyen olunca da şaşırdım. Ama öyle bir adam ki, ne iş yaparsa yapsın onun için ‘işte bu hayatımın erkeği’ demiştim.

Mahallenizin bakkalı olsaydı da aynı düşüncelere mi sahip olurdunuz?

Vallahi billahi aynen öyle, hangi sektörde çalışırsa çalışsın ben onun için bu adam tamamdır demiştim. Daha ilk buluşmamızda, hiçbir beklentim yokken “bu çocukla bir şeyler olur” demiştim. O da sanatçı olduğu için hayata aynı pencereden bakabiliyoruz. Çalışma saatlerini ve tempoyu çok iyi biliyor, çok anlayışlı bir erkek. Ayrıca çok iyi bir müzisyen onu dinledikçe gözüm, gönlüm açılıyor.

Dinledikçe ayrı baktıkça ayrı diyorsunuz…

Aynen öyle… (Kahkahalar)… Eşim diye söylemiyorum ama Allah herkese onun gibi bir eş nasip etsin. Hani biz programda ‘adam gibi adam’ diyoruz ya; Korhan da öyle biri işte.

CANLI YAYINDA AĞIZDAN BİR ŞEYLER KAÇABİLİYOR!

İzdivaç programını keşke ben sunsaydım diye içinizden geçiyor muydunuz?

Böyle bir düşüncem yoktu. Daha önce de canlı yayın teklifleri gelmişti ve bir türlü vakit ayıramamıştım zamansızlıktan. Değişik kanallardan çok farklı formatlar da teklif edilmişti ama bana da uyan bir format olduğunu düşündüğüm için bu teklifi değerlendirdim. İki tarafta ta ince eleyip sık dokudu. İyi de oldu. Bu programda çok mutluyum ve çok eğleniyorum. Ayrıca herkesin de eğlenmesini istiyorum.

Papatyam dizisinde izdivaç programını sunan birini taklit etmenizin bunda payı var mıdır?

Bu da etkili olmuş tabii. Sadece yapımcıların değil bütün izleyicilerin de dikkatini çekmiş. Benim o yönümü çok görmedikleri için yapımcılar beğenmiş. O dizide yaptığım taklit bu yönümü parlatmış oldu.

Canlı yayın kazaları için ne söylemek istersiniz…

İnsanlar tabii ki heyecanlanıyor, ister istemez ağızdan bir şeyler kaçabiliyor. Ama hemen onu telafi edebiliyoruz. Canlı yayın olunca hemen toparlamak gerekiyor.

İlk programınızda yaşanan canlı yayın kazası için niye benim başıma geliyor diye düşündünüz mü?

Aslında bu konulara girmesek iyi olur ama canlı yayın kazasıdır, olabilir. Daha önce de bir sürü kişinin başına geldi. İlk programda böyle bir şey olmasını hiç istemezdim ama oldu. İlk yayın şanssızlığı, nazarıdır diyelim. Ve bir daha da olmasın diyelim.

Programınıza oldukça ilginç kişiler konuk oluyor, mesela bugün biri Sema Çelebi’ye aşkını itiraf etti…

Daha yeniyim ama gelenler içinde enteresan birileri çıkıyor. Sözünü ettiğiniz seksen yaşında bir beydi. Konuklarım çok tatlı ve beni çok şaşırtıyorlar. …Gelenlerin hepsi de evlenmek istiyor yani hayat arkadaşı arıyorlar.

Aşktan ziyade karşı tarafa paran, emekli maaşın var mı diye soruyorlar…

Bu durum yaşa göre değişiyor. Elli altmış yaş üstü insanlar “artık sınırlı ömrüm var, bu saatten sonra can yoldaşı” bulayım diyor. Daha genç biri tutkulu bir aşk arayabilir ama herkesin şartına, durumuna göre beklentisi oluyor. Mesela huzur evinde yaşayan bir amca ve benim gibi huzur evinde yaşayan bir hanımla hayatımı birleştirmek istiyorum diyordu.

Kızmayın ama bazen bu tür programlara modern pezevenklik dediğim de oluyor…

(Kahkahalar)… Amerika’da da böyle programlar yapılıyor, insanlar buluşturuluyor ve evlendiriliyor. Bu zaten dünya formatı, sadece ülkemize özel değil. Biz insanlara vesile oluyoruz. Mesela aynı memleketten iki kişi geldi. Aynı yerde oturmalarına rağmen imkan olmamış ve tanışmamışlar ama bizim programda tanıştılar. Bir yerde aracı oluyoruz. Herkesin çok fazla sosyal hayatı olmadığı için bu tür programlarda tanışma imkanı doğuyor.

MÜJDE AR İYİ OYUNCUDUR

Bir söyleşide güzelliğim yüzünden rolü kaçırdım demişsiniz, benim bildiğim güzellik bu işlerde pek başa bela olmaz ama…

Zeki Demirkubuz’la bir rol için görüşmüştük beni o rol için fazla güzel bulmuştu çünkü o daha çok sarı benizli ve silik bir tip aradığını söylemişti. Bir röportajda da bunun anlatıp rolün gitmesine üzüldüğümü söylemiştim, röportajı yapan arkadaş da bu sözümü ‘cazibem sinemaya fazla geldi’ diye yazmış. İşin aslı budur. (Bunu yazarsanız çok mutlu olurum. Öyle bir şey demedim, demem de.)

Geniş Aile dizisinde canlandırdığınız karakterin Müjde Ar’a benzetilmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Oynadığım karakter mahallenin Fahriye Ablası gibi hani bütün gençlerin gönlünü çelmiş, delikanlı, dürüst bir kız. Sanırım Müjde Hanım da zamanında böyle roller oynadığı için benzettiler. Müjde Ar da iyi bir oyuncudur ve ben de beğenirim.

Geniş aile dizisi birinciliği kaptırmıyor, bu kadar çok sevilmesinin sebebi nedir?

Birinci olmasının yanı sıra reytingi de çok yüksek. On beş yıldır hiçbir yaz dizisi bu kadar çok reyting almamıştı bu bir başarı gerçekten. Yapımcıdan yönetmenine, senaryodan oyunculara kadar dört dörtlük bir set diyebilirim. Bütün doğrular bir araya toplanmış. Yönetmenimiz son derece pratik biri, on saatte çekilebilecek sahneleri birkaç saatte çekebiliyor. Bu da bizim için büyük şans. Sette yaşadığımız keyif seyirciye de geçiyor.

Oynadığınız karakterleri seviyor musunuz? Selena dizisinde bazı çocuklar sizi itici bulmuş olabilir…

Tam tersi çocuklar çok seviyordu. Çünkü ben öyle tatlı komik, tatlı sert birini oynuyorum. Kötücül bir karakterden ziyade komik bir kötü karakterdi ‘Fitnat Hoca’. Farklı yanlarımı gösterebildiğim renkli bir roldü. Senaryoyu okuduğumda rolü sevmezsem zaten kabul etmem.

Klasik bir sorudur ama oynamayı hayal ettiğiniz bir karakter var mı?

Korku filmlerini çok seviyorum ve sıkı bir korku film izleyicisiyim. Hayalimde sağlam bir korku filminde oynamak var. Korku filmleri için senaryodan makyaja, sanat ekibinden teknik araçlara kadar her şey çok önemli. İnsanları korkutmak zordur, bu yüzden çok sağlam bir senaryo gerekir. Hayatta o kadar çok korkunç şeyler oluyor ki, izleyenin de ‘bu da bir şey mi’ dememesi lazım. Türk toplumuna uygun senaryolar yazmak lazım. Korku filmi izlerken en önemli şey, ya benim de başıma gelirse duygusu. Bunu yaşatmanız lazım. Bugün Jaws filmini izlediğimde Fethiye’de ya da Bodrum’da yüzerken ne kadar korkabilirim ki. İnşallah öyle bir senaryo olursa çok mutlu olurum.

Hiç yorum yok: