SOUL KİTCHEN: AŞKA, MÜZİĞE VE DOSTLUĞA DAİR BİR FİLM
Siyasi ve toplumsal meseleler karşısında açmaza düşen bireyleri, arada kalmışlığı, yersiz yurtsuzluğu ya da kırık aşk hikayelerini anlattığı ‘Temmuzda’, ‘Duvara Karşı’, ‘Yaşamın Kıyısında’ gibi filmlerinde genellikle dramatik anlatımı tercih eden Fatih Akın yeni filmi Soul Kitchen’da aşka, müziğe ve dostluğa dair bir hikayeyi eğlenceli, hafif, hatta çoğu zaman romantik komedi türüne göz kırpan bir dille anlatmayı seçmiş.
Aslına bakılırsa filmin hikayesi de enteresan: Soul Kitchen’ın hikayesi, uzun zamandır Fatih Akın’ın elindeymiş. Ancak ‘Duvara Karşı’ ile Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’, ‘Yaşamın Kıyısında’ ile Cannes Film Festivali’nde ‘En İyi Senaryo’ ödüllerini alan ünlü yönetmen bu filmi ‘basit’ bulduğu için uzun süre rafta bekletmiş. Ve ‘Aşk, Ölüm, Şeytan’ üçlemesinin sonuncusu olacak ‘Şeytan’ın hazırlıklarına başlamadan önce “bir çeşit parmak egzersizi” olarak tanımladığı Soul Kitchen’la ilgilenmeye karar vermiş. Gelin görün ki; işler hesaplandığı gibi gitmemiş. Neyse ki, bu kez olumlu anlamda... Soul Kitchen yönetmenini bile şaşırtarak, 2009 Venedik Film Festivali’nde ‘Jüri Özel Ödülü’, Uluslararası Hamburg Festivali’nde ise ‘Art Cinema Ödülü’nü almış. Üstelik dünya sinemasının önemli eleştirmenleri tarafından ‘Coşkulu’, ‘Esprili’, ‘Abartısız’ ve ‘Tavizsiz’ gibi övgü dolu sıfatlarla nitelenmiş.
Fatih Akın'a göre ise Soul Kitchen, “aile olmanın, dostluğun, aşkın, güven ve sadakat duygularının, en önemlisi de, nelerin yaşanacağı gitgide kestirilemez hale gelen dünyamızda ‘yuva’ olgusunu korumak adına verilmiş bir mücadelenin filmi. Yaşamın sadece acı ve iç gözlemden ibaret olmadığını hatırlatacak bir şey”.
Öte yandan, basit hikayesi, her an her yerde karşımıza çıkacak kadar sıradan hissi veren karakterlerine rağmen, Soul Kitchen’ın bir ‘Fatih Akın farkı ve orijinalliği’ taşıdığı bir gerçek. Hızlı kamera kullanımı, şahane müzikleri ve sizi kahkahalarla güldüren esprileri seyirciye bir an bile soluk aldırmasa da, film boyunca binbir güçlük atlatan karakterler finalde mutlu sona ulaşarak içimizi ferahlatmayı başarıyorlar.
Kısa bir özet isteyenler için anlatalım... Hamburg’daki Soul Kitchen adlı restoranın sahibi Zinos’un ne özel hayatında, ne de işinde talihi bir türlü yaver gitmiyordur. Kız arkadaşının Şangay’da yaşama kararı alarak onu terk etmesi yetmezmiş gibi, bir de belini incitir. Dahası müdavim müşteriler Zinos’un işe yeni aldığı şefin yemeklerini hiç beğenmezler. Bu arada vergi memurlarıyla başı adamakıllı derttedir. Restoranı satın almak isteyen bir emlakçının kimi zaman ısrarlı, kimi zaman tehditkar girişimleri de cabası...
Ama işte eğlencelik bir film çekip biraz dinlenmek isterken ödüllere boğulan bir yapıma imza atan Fatih Akın'ın başına gelen şey, kahramanının da başına gelir... Yani yan tarafta açılan bir dans okulunun kalabalık öğrencileri yeni şefin yemeklerine bayılınca, Zinos bir anda umulmadık bir başarının sahibi olur. Garson Lutz’un arkadaşlarının çaldığı rock müzikler sayesinde de Soul Kitchen şehrin en gözde mekanı haline gelir. Yine de Zinos hala uzaklardaki kız arkadaşını özlemekte ve onun yanına gitme planları yapmaktadır. Bundan sonrasındaki komik olayları ise biz anlatmayalım, en iyisi siz gidip izleyin.
“Muhteşem kadroyu oluşturmama, yüzler, insanlar ve öyküler konusunda olağanüstü bir duyarlılığı olan eşim Monique yardım etti” diyen Fatih Akın filmde yakın arkadaşı Adam Bousdoukos'un yanı sıra, vazgeçilmez iki oyuncusu Moritz Bleibtreu ve Birol Ünel'e de rol vermiş. Kadın karakterleri ise ise Dorka Gryllus, Pheline Roggan ve Anna Bederke canlandırıyorlar. Fatih Akın’ın erkek kardeşi Cem Akın, Tevfik Başer’in ‘Kırk Metrekare Almanya’ filminin oyuncularından Demir Gökgöl, Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’in kült elemanı Udo Kier ve ‘kırık-çıkıkçı’ rolüyle kısacık bir sahneyi bile parlak bir komedi şölenine çevirmeyi başaran Uğur Yücel de pastanın kremaları...
Bana gelince; basın gösteriminde Soul Kitchen’ın nasıl bittiğini bile anlayamadığımı söyleyebilirim. Ve finalde elma şekerini yemiş de çubuğu elinde kalmış bir çocuk gibi
hissedip, ‘Keşke biraz daha sürseydi’ hissine kapıldığımı... Aklıma John Lennon’ın tanıtım broşüründe yazan sözü geldi: “Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir.” Kesinlikle emindim, benim başıma bu filmi izlemekle çok iyi hatta şahane bir şey gelmişti…
Soul Kitchen’ı izleyip izlememekte kararsız olanlara son olarak şunu söylemek isterim: Duvara Karşı filminin o ünlü mutfak sahnesini hatırlayın. Birol Ünel ile Sibel Kekilli'nin sevişmeye olağanüstü bir şarkı eşliğinde yemek yaparak hazırlandığı ve mutfağın bir evin en eğlenceli, en seksi, en baştan çıkarıcı yeri olduğunu kanıtlayan o ünlü sahne meğer Soul Kitchen’ın provasıymış. Sıcak, samimi, kimi zaman dokunaklı ama hep çok eğlenceli yeni filmiyle Fatih Akın sinema tarihinin en güzel ‘yemekli’ filmlerinden birine imza atmış oluyor. Büyük Tıkınma, Aşçı, Hırsız, Karısı ve Aşığı, Babette’in Şöleni, Bir Tutam Baharat ve Çikolata filmlerinin yanında, bundan sonra Soul Kitchen da anılacak.
Fatih Akın’ın ‘aşık olunan, aşkta hüsrana uğranan ve bir kaçış yeri olarak tanımladığı Soul Kitchen restoranında değil ama Beyoğlu ‘Urban Public Kitchen’da birkaç gazeteci arkadaşla birlikte kahvaltı eşliğinde ortaklaşa bir Fatih Akın söyleşisi gerçekleştirdik. Bu arada Soul Kitchen filmine ilham kaynağı olan filmin başrol oyuncusu Adam Boudokus da bizimleydi. Yaklaşık 25 kişinin olduğu bu keyifli kahvaltıda biz Fatih Akın’a sorularımızı yöneltirken kendisi de Türkiye’nin geçirmekte olduğu politik süreçle ilgili sorularını sordu. Kimi zaman sakin kimi zaman hep bir ağızdan 1 Ocak’ta vizyona girecek bol ödüllü film Soul Kichen’ı konuştuk.
Cannes Film Festivali’ne neden yetişmedi filminiz?
Çekimden sonra eve gidince çektiğim sahneyi kafamda değiştiriyor ve yeniden sahneleri yazıyordum. Birkaç saat uyuduktan sonra sete gelip “arkadaşlar bütün her şeyi değiştirdim” diyordum. Yeni sahnenin provasını alıyorduk, gerekirse ışık düzeni için birkaç saat hazırlık yapıyorduk. Hatta bazen gerekli ışığı yakalayamadığımızda sahnenin çekimi ertesi güne kalıyordu. Nasıl olsa yapımcıyım diye rahat davranıyordum. Parçalarını kullanmak isteğim müzisyen arkadaşıma filmi izlettiğimde bazı sahneler için eleştiride bulunmuştu. Adama hak verdim ve utandım. O sahneleri de bir kez daha çektim. Ayrıca montaj ve miksaj aşaması da uzun sürdüğü için de Cannes’a yetişemedik. Ama sonuç iyi oldu.
Bundan sonra komedi türünde filmler çekmeye devam edecek misiniz?
Komedi zor diye on senede bir çekiyorum. Çok çeşitli filmler çekmek istiyorum mesela kovboy ve korku filmi. Korku filmi çekmek o kadar da kolay değil. Seyirci hangi zamanda neyi görmeli, neyi bilmemeli gibi kafayı zorlayacak şeyler olacaktır ama bunları öğrenmek ve kullanabilmek bana enteresan geliyor. Yapacağım ciddi filmler de olacak ama bunların getirdiği başarıların ve bu tür filmlerin kölesi de olmak istemiyorum.
Filmde oyuncularıma karşı küstahlık yaptım demişsiniz neydi onlar?
Çok sabırsız biriyim. Aslında genelde sette sabırlı olurum ama çok yakın arkadaşlarımla çalıştığım zaman böyle olabiliyor. Bunu siz de bilirsiniz. Birine ne kadar yakınsanız mesela annenize kolaylıkla ‘ya anne ya’ diye bağırırsınız. Ama yabancı insanlara karşı davranışınız aynı olmaz. Onlara kızmazsınız. Oyuncular da yakınlarım ve biraz sesli bir tonda davranmış olabilirim. Ama filmde sesli ya, hani bağırıp çağırıyorlar o yüzden böyle oldu diyelim.
HER ZAMAN EN İYİ PARTİLERİ YAPARIZ
Parti sahneleri önemlidir bunun için özel bir çalışma yaptınız mı yoksa gönlünüzden geldiği gibi mi çektiniz?
Biz zaten Adam (Bousdoukos) ile parti uzmanıyız. Kahkahalar… Filmler iyi ya da kötü olabilir ama bizim partilerimiz her zaman en iyisidir. Yaptığımız partiler efsane niteliğinde neredeyse. On sene önce yaptığımız partiler bugün bile konuşulur. Geçen gün bir tane yaptık ve senenin en iyisiydi. Bu ayın 29’unda Babylon’da bir parti olacak ve hepiniz davetlisiniz. Ne kadar iyi bir parti olacağını göreceksiniz. Soul Kitchen’da olduğu gibi herkes çok eğlenecek.
Hamburg’daki yoksul çocuk ve gençlerin eğitimine katkı sağlamak amacıyla düzenlediğiniz ‘Soultrain to Wilhelmsburg’ (Wilhelmsburg’a Gönül Treni) yardım kampanyasıyla ilgili ne söylemek istersiniz?
Bu organizasyonu eşim Monique ayarladı. Soul Kitchen’ı Wilhelmsburg’da çektik zaten. Burası Bağcılar semtine benzer, fakir bir yerdir. Genellikle yabancıların oturduğu bir yer ve bölgenin yüzde otuzu işsiz. Afrika’ya gitmenize hiç gerek yok, orada da açlık durumu aynı. Eğitim, çocuk yuvası, gençler için sosyal buluşma merkezi, yemek servisi, etüt gibi şeylere ihtiyaç vardı. Devlet de desteklemiyor. O yüzden bir konser ayarladık, konsere de 2500 kişi geldi, filmimiz gösterildi ve yaklaşık bin kişi geldi. Biletler on Euro’dan satıldı. Topladığımız bütün paralar yardım için kullanıldı. Senede bir yapıyoruz. Geçen sene futbol maçı yapmıştık, seneye de herhalde boks yaparız. Çünkü boks yapıyorum.
Rafa kaldırmayı düşündüğüm bir proje diyormuşsunuz ama sonuç bambaşka çıktı…
Sonuçta çekim olarak en zor film oldu. Bütün kariyerimde teknik açıdan, senaryo açısından ve oyuncu yönetimi açısından en zoruydu. Montajı özellikle de miksajı çok zordu. Filmin miksajını 4 haftada bitirecekken bu süre 16 hafta sürdü. Güzel bir sinemada izlendiğinde bazı hoş müzik geçişlerini fark edersiniz. Bunun için bayağı uğraştık. Müzikleri hazırlarken filmi izlemeden sadece parçaları dinleyip üzerinde detaylı bir şekilde çalıştık. Kostüm, kamera ve ışık kullanımı diğer filmlerime göre çok büyük bir ustalıkla yapıldı. Konusu belki basit ama eğlenmek, içmek ve yemek de önemli. Yemezsek ölürüz. Sevişmezsek de... Çünkü o zaman çocuk olmaz.
Peki, sadece çocuk yapmak için mi sevişilir?
O kadar da dindar değilim canım. Kahkahalar… İnsan vücudu öyle yetenekli ki, yemek
yediğimizde müthiş bir zevk hissediyoruz, sekste de böyle. Geleceği devam ettirmek için seviştiğimiz anda en iyi hisleri duyuyoruz. Vücut kimyamıza mutluluk veriyor. Bu arada bize hoş duygular yaşatan sevişmeyi çocuk dışında da yapmayı öğrendik.
Soul Kitchen için ‘aşka ve dostluğa’ dair bir film diyorsunuz, filmdeki karakterlerden hangisinin yaşadığı aşk size daha yakın?
Hepsi, hepsi. Sonuçta onların hepsi benim yarattığım kahramanlar. Filmdeki kötüler de, iyiler de benim. Filmdeki karakterler kendi ruhumdan ve karakterimden bir şeyleri ifade ediyor. Filmde kötü adamı oynayan emlakçı karakteri de var benim içimde mesela.
Minare yasağıyla ilgili İsviçre’yi galada bulunmamakla protesto ettiniz, neden?
Çünkü demokratik seçimle beraber antidemokratik bir kanun çıkardılar. Bu insan haklarına aykırı bir hareket. Ben de insan hakları savunucusu olarak bunu protesto ettim. Bu benim insanlık görevim. Kiliseleri de yasaklasalardı aynı davranışı gösterirdim. İnanç insan hakkıdır. Ben bunu şovenizm, ırkçılık ve faşizm olarak görüyorum.
BAŞROLDE AKIN’IN EN YAKIN ARKADAŞI
Soul Kitchen filminin başrol oyuncularından Adam Bousdoukos aynı zamanda Fatih Akın’ın çocukluk arkadaşı. Daha önce Akın’ın ilk filmi Kısa ve Acısız ve Duvara Karşı’da da ufak rolleri olan Bousdoukuos aynı zamanda bir müzisyen ve Soul Kitchen filmine ilham veren Hamburg’daki Yunan restoranı Sotiris’in sahibi. Filmin çekimleri başladığında asıl işi olan oyunculuğa daha fazla vakit ayırabilmek için Sotiris’i kapatan genç oyuncu işletmeciliği özlediğini ancak uzun bir süre yapmayacağını söylüyor.
FİLMİN MÜZİKLERİ YAKINDA ÇIKIYOR
Filmde adından da anlaşılacağı üzere ağırlıklı olarak Soul parçalar kullanılmış. Akın müziklere ödenen telifin bütçenin yüzde 10’unu kapsadığını söylüyor. Önümüzdeki günlerde Topkapı müzik etiketiyle çıkacak olan filmin Soundtrack’inde Akın’ın isteyip de kullanamadığı tek şarkı The Doors’un filmle aynı adı taşıyan şarkısı. Doors üyeleri şarkı için 100 bin dolar isteyince ünlü yönetmen onu filmde kullanmaktan vazgeçmiş.
SOUL KİTCHEN KİTAP OLDU
Soul Kitchen’ın en ilginç özelliklerinden biri de hikayenin aynı zamanda bir kitap olarak yayınlanmış olması. Adam Bousdoukos ve Akın’ın çocukluk arkadaşı Jasmine Ramadan tarafından yazılan bu kitap filmin baş karakteri Zinnos’un çocukluğunu ve ilk gençliğini anlatıyor. Kitabın bittiği yerde de hikayeyi film devralıyor. Kitap için Ramadan’la beraber bir çalışma yapmadıklarını ifade eden Akın önümüzdeki günlerde kitabın Türkiye’de çıkabileceğinin sinyallerini de verdi.
1 Nisan 2010 Perşembe
FATİH AKIN
Etiketler:
aşk,
birol ünel,
duvara karşı,
fatih akın,
kampanya,
minare yasağı,
ödül,
ölüm,
parti sahnesi,
senaryo,
soul kitchen
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder