31 Mart 2010 Çarşamba

MEMET ÖZER

TÜLİN’E HALA ÇİÇEK ALIRIM


Memet Özer CNNTürk ekranlarında ‘Hayatın Tadı’ programında her hafta bir ünlü konuğu ağırlıyor. Bir yandan yemek yaparken bir yandan da konuklarıyla yemek kültürü ve hayat üzerine sohbet ediyor.


Yemek yapmaya çok küçük yaşlarda ilgi duyan Memet Özer, daha çok pasta, çikolata ve kek üzerine denemeler yaptığını anlatıyor. Üniversitede iktisat okuyan Özer daha sonra otelcilik bölümünde okumuş. The Marmara otelindeki stajın ardından Cafe Marmara’nın müdürlüğünü ve ziyafet koordinatörlüğünü yapan Özer, daha sonra oldukça popüler olan, 1500-2000 kişinin geldiği bir eğlence kompleksinin de hem fikir babası hem de çalışanı olmuş. Yıllarca yiyecek-içecek bölümünde çalışan Özer, daha sonra yemek tutkusunun gittikçe depreştiğini anlatıyor ve “başta hobi olan tutkum bir hastalığa dönüştü neredeyse. Her saniye yemek yapmayı düşünüyor ve yeni tatlar deniyordum. Çarşı-Pazar gezer oldum. Yemekle ilgili birçok kitap okudum. Yurtdışı seyahatlerimde yemekle ilgili kitaplarla ve yiyecek malzemeleriyle dönüyordum” diyor. Memet Özer yemek tutkusunun dışında aynı zamanda iyi bir kitap ve gazete okuyucusu. İki günde bir kitap bitiririm diyen Özer, çok sıkı Atilla İlhan tutkunu olduğunu da sözlerine ekliyor.

‘Hayatın Tadı’ programınızdan bahseder misiniz?

Her hafta ünlü bir konuğum oluyor. Gelenleri evimize gelmiş konuklarım gibi ağırlıyorum. Hem yemek pişirip hem de onlarla sohbet ediyorum. Konuklar da bu dokudan memnun. Yemek kültürü, keyif, hayat ve İstanbul’u konuşuyoruz. Siyaset ya da entrika konuşmuyoruz. Keyifli bir program.

Bu kadar lezzetli yemekler yapan biri olarak bir yer açmayı düşünmüyor musunuz?

Çevremdeki herkes böyle bir şeyi yapmam için çok baskı yapıyor aslında. Ben de ciddi ciddi düşünmeye başladım. Hıncal Uluç konuğumdu ve tabiri caizse “ne eşek adamsın, niye bu kadar lezzetli yemek yapıp da bir yer açmıyorsun. Açmazsan iki elim bir yakanda olur” dedi. Daha bugün konuştuk, siz de aynı soruyu sordunuz. Umarım çok büyük olmayan, kendi kendime eğlenebileceğim, eşimi dostumu ağırlayabileceğim bir yer açabilirim.

Gecenin bir yarısı bir de şu yemeği denesem deyip yaptığınız olur mu?

Kesinlikle. Bir de üstüne üstlük benim karım dünyanın en iştahlı insanlarından biridir. Ve devamlı yemek talebi olur. Dolapta ne malzeme varsa yaparım. Gecenin bir yarısı irmik helvası isteyebilir. Ben de üşenmem, kalkar, yaparım. Hayatta her şeye üşenirim ama yemek için hiç üşenmem. Hele birinden talep gelirse onu mutlaka yaparım. Gecenin on ikisinde arkadaşlarım gelip “karnımız acıktı, rizotto yap” desin, hiç üşenmeden yaparım.

Tülin Hanım’ın yaptığı yemeği beğenir misiniz?

Tülin Hanım’ın yemeğini yeme şansım hiç olmadı. Çünkü hayatında evde yemek yapmadı. Kahkahalar… Biz 9 yıldır beraberiz Tülin’le, daha bir kere bile mutfağa girip yemek yapmamıştır.

Yemekleri siz yapıyorsunuz, Tülin Hanım’a ne kalıyor?

O da temizlik işlerinden sorumlu. Çok iyi ütü yapar. Dünyada en sevilmeyecek şeylerden biri bence ütü yapmak ama o ütü yaparak kafasını dağıttığını söylüyor. Bir de ütü yaparken bir sürü proje üretiyor.

BAŞTA BİRBİRİMİZE ISINMAMIŞTIK

Evlenmeden önce birlikte yaşıyormuşsunuz, evlilik bir şeyleri değiştirdi mi?

Açıkçası bizde hiçbir şey fark etmedi. Tam tersi evlilik yıldönümümüzü bile kutlamayız. Bizim için çıkmaya başladığımız tarih çok daha önemli. O günü kutlarız. Zaten çıkmaya başladıktan sonra evli gibi yaşamaya başladık. Bir tek imza attık.

Tanışır tanışmaz birlikte yaşamaya hemen başlamışsınız galiba…

İlk tanıştığımızda o kadar da birbirimize kanımız ısınmamıştı. Birbirimizi tanıdıkça fikrimiz değişti. Ama evet, çıkmaya başladıktan 15 gün sonra birlikte yaşamaya başlamıştık.

İlk tanıştığınız gece çok yüz vermemişsiniz ve hiç konuşmamışsınız…

Evet, ilk gün ikimizde birbirimize ısınamamıştık. Bizi Acun Ilıcalı tanıştırmıştı. Sonra da nikah şahidimiz oldu zaten. İlk başta o beni biraz ukala bulmuş. Ben de aslında hoşlanmadım değil de, meşhur diye bir çekincem vardı. Tülin’in yurt dışında doğup büyümesinin büyük avantajları var. Tanıdıkça ısındım. Kendine güveni, kompleksiz olması beni etkileyen bir faktördü. Güzelliğin dışındaki özellikleriyle de beni çok etkilemişti.

Sonraki buluşma sizin evinizde olacakmış ama kimse gelmemiş bir tek Tülin Hanım gelmiş, bunu planlamış mıydınız?

Plan yoktu. Çok masumane gelişmişti. İnsanların son anda işi çıkmıştı. Toplanıp tabu oynayacaktık. Bir tek Tülin gelmişti ve o gün daha bir sıcaklaşma oldu.

AKLIMIN UCUNDAN BİLE GEÇMEZ KISKANMAK

Hala aşkın yoğunluğu devam ediyor mu ve ilişkiyi canlı tutmanın formülüne dair bir erkek olarak ne söylersiniz?

Aramızdaki aşk hala devam ediyor. İlişkimizi besliyoruz. Beslenmeyen ilişkiler, besinsiz vücut nasıl güçsüz kalırsa öyle olur. Bir kere birbirimize küçük sürprizler yapmayı severiz. Aynı zamanda iyi bir arkadaşız. Bu çok önemli. Ve birbirimizle çok konuşuruz. Her şeyimizi danışırız ve paylaşırız. Tülin’in çok seyahati oluyor ama bize kalan zamanları çok kaliteli geçiririz. Bazıları 365 gün dip dibe yaşar ve hiç ilişkileri yoktur. Seyahatler ve ikimizin yoğunluğu da ilişkiyi besliyor. Evde konuşacak konumuz hiç eksik olmaz. Mesela sabah koşusundan gelirken hala Tülin’e çiçek alırım. İki taraf da özen göstermezse olmaz. Aşklar da eskir.

Erkekler nasıl kadınları beğenir?

Başkasını bilemem ama benim beklentim; beni seven, destek olan, konuşabileceğim, film izlemekten hoşlanacağım, birlikte gülebileceğim biri olmalı. Ayrıca kendisiyle gurur duyabileceğim işler yapan biri olmalı. Bak işte benim karım bu diyebilmeliyim.

Yurtdışı seyahatleri de yapıyor eşiniz belki asılan da oluyordur, hiç kıskanmaz mısınız?

Valla kıskanmam. Bazı erkek güzel ya da başarılı kadını kıskanabilir ama tam tersine onunla gurur duyarım. Niye böyle bir şeyi kıskanayım ki? Tülin’in o kadar güven veren bir elektriği vardır ki, onu ancak beraber olan insan hisseder. Aklımın ucundan bile geçmez kıskanmak. Bugüne kadar hiç böyle bir şey hissetmedim.

Bazen güzel kadınların hiç kıskanmadığını düşünürüm, Tülin Hanım sizi kıskanır mı?

Ara sıra yapabiliyor. Ama çok kıskanç biri değil. Arada belki ben de kıskançlık yapıyor olabilirim. Ama benim kıskançlığım onu engelleyerek yurt dışına gidemezsin şeklinde olmaz.

Peki, her şeyi açık açık konuşur musunuz?

Konuşuruz.

Mesela birinden etkilenseniz ya da Tülin Hanım, bunu da konuşur musunuz?

Aa, o kadarını da konuşamayız herhalde. Şimdiye kadar başımıza gelmedi. Hoş kadın demek başka bir şey. Mesela o da George Cloony ne kadar yakışıklı diyor. Ama birinden çok etkilendim denmez herhalde. Zaten bu da boşanma sebebi olur. Biz öyle bir şeyi yaşamadık. Yaşanırsa zaten ilişkide problem var demektir.

Burçlarınız nedir?

Çok inanmam ama benim İkizler, Tülin de 13 Aralık doğumlu.

Tam da zıtların birliği işte, gerçi ikizler erkeği de pek zordur, flörtçü, gezmeyi ve değişikliği sever derler…

Eski çamlar bardak oldu. Kahkahalar… Eskiden sıkı bir geziciydim. Ama sonradan geçti. Ben pek benzemiyorum ikizler erkeğine.

Hangi konuda anlaşmazsınız?

Bazen televizyon kavgamız olur. Maça çok meraklıyım. 3. amatör küme maçı bile olsa seyrederim. Tülin için haklı olarak çekilmez bir şey oluyor. Ben de bu keyiften kendimi alamıyorum. Koyu bir Fenerbahçeliyim. Maçtan önce muhakkak arkadaşlarımla buluşur öncesinde rakı-balık yaparız. Bunun dışında anlaşamadığımız bir konu yok aslında. Tülin de buna alıştı. Bir de başlarda Tülin eve çat kapı gelenlere alışkın değildi. Evim akşamüzeri barı gibiydi. İşten çıkan gelirdi. İlk başta kabullenmek de zorlandı. Çünkü onlarda 15 gün önceden haber verilen ve programlanan bir şeymiş. Tülin artık ona da alıştı. Ben de misafir ağırlamaya bayılırım.


SEVGİLİLER GÜNÜ MÖNÜSÜ NASIL OLMALI?

14 Şubat Sevgililer Günü için afrodizyak tatlar da barındıran bir mönü nasıl olmalı?

Dediğiniz doğru. Mutlaka ve mutlaka tarçın ve safran gibi doğunun o gizemli
afrodizyak baharatları ya da karides gibi deniz mahsülleri kullanılabilir. O gün romantik ve hoş geçmesi gereken bir gece. Karnı şişirici, rahatsız edici, çok çeşitten oluşacak bir mönü olmaması lazım. Yemek mutlaka kaliteli bir tatlıyla hatta kakao oranı yüksek çikolatalı bir tatlıyla bitmeli. Çikolata tutku demek, aşk demek ve hatta o günün en güzel hediyesi bence. O günün olmazsa olmazı kırmızı güller. Ve güzel bir kırmızı şarap…

Siz Sevgililer Günü için ne planladınız?

Şimdi söylersem sürprizi bozulur. 14 Şubat’ta zaten nişanlanmıştık, öyle bir anısı var. Tülin burada olduğu zaman 14 Şubat’ları hep evde geçirdik. Mutlaka gündüzden dersimi iyi çalışırım ve çok şık bir sofra hazırlarım. Bol kalpler, mumlar, güzel bir şarap güller…

Uzmanlar tarafından erkekler için iyi bir yemeğin uyarıcı etkisi yarattığı ve mum ışığında yenen bir yemeğin ardından genellikle yatak odasına geçildiği söyleniyor, ne dersiniz?

O konuda uzman değilim ama iyi ve kaliteli bir yemek iyi yaşamanın göstergesidir. Mideyi doldurmak için değil, iyi bir şeylerin tadını alabilmek için yemekte seçici olmaya inanıyorum ben de. Çok yemek yaparım ama hiç midemi tıka basa doldurmam. Her şeyin tadına vara vara, yavaş yavaş, keyfini çıkararak yemeyi tercih ederim.

Hiç yorum yok: