31 Mart 2010 Çarşamba

BEGÜM KÜTÜK

GERÇEK AŞKIMI BULDUM, ÇOK MUTLUYUM

Romantik Komedi filminde kendinden başkasını sevmeyen, egosu yüksek birini oynayan Begüm Kütük gözlem yaparken hiç zorlanmadığını, Nişantaşı’ndaki kadınları izlediğini anlatıyor. Filmin kadın erkek ilişkilerini anlatan, izleyenlerin kendinden çok şeyi bulacağı aşka dair bir hikayesi olduğunu belirten Begüm Kütük, sonuç olarak “neşeli bir romantik komedi filmi yaptık” diyor.



Begüm Kütük ile Romantik Komedi filmi vesilesiyle geçen hafta buluştuk. Beyaz camın gerisinde soğuk biriymiş gibi görünse de aslında sempatik, hoş sohbet, çok samimi oldukça konuşkan biriymiş. Keyifli sohbetimiz film, arkadaşlık ve aşk ilişkileriyle başlayıp Erdil Yaşaroğlu ile nasıl tanıştıklarından evlilik teklifine kadar sürdü.

Romantik Komedi filminde Ece karakterini oynuyorsun, nasıl biri Ece?

Ece bir kreatif ajansın sahibi, egosu çok yüksek, kendinden başkasını sevmeyen ve statülere takık biri. Egosu uğruna yapamayacağı hiçbir şey yok. Oldukça kötü bir karakter. Nişantaşı’nda oturup sokağa baktığınızda Ece kadar ihtiraslı, güzelliğine düşkün, kendisinden başka hiç kimseyi önemsemeyen bir sürü insan var. Gözlem yaparken hiç zorlanmadım. İlk defa böyle kötü bir karakter canlandırdım. Ama çok iyi çıktı, tepkilerden çok memnunum.

Peki, Ece karakterinin erkeklerle arası nasıl? Muhtemelen onları harcıyordur…

Ece sahip olduğu ajansın kreatif direktörüyle (Cemal Hünal) 5 yıllık bir ilişki yaşıyor. O adamı seçmesinin nedeni de Türkiye’deki en iyi kreatif direktör ve yakışıklı olması. Birbirlerini aldattıkları ve laçka olmuş bir ilişki yaşıyorlar. Aslında günümüz ilişkilerini gözler önüne seren bir ilişki modeli.

Romantik Komedi filmi için ‘sex and the city’ benzetmesi yapılıyor, size göre?

Bu benzetme yapıldı ama hiç alakası yok. Güzel mekanlar, evler, kostümler ve 4 kadın, üç erkek karakter olunca böyle bir kıyaslama yapmış olabilirler. Çok bizden 3 kızın hikayesi var. 18-30 yaş kuşağının hayata bakışını ve tüm sorunlarını anlatıyor. Bir erkek bir kıza yakınlık duyuyorsa neden aramaz, aradığında verdiği tepkiden ne anlaşılmalı gibi birçok sorunun cevabı veriliyor. Her aşkta travmalar ve sorunlar olabileceğini güzel bir biçimde gözler önüne seriyor filmimiz.

SEVMEK VE SEVİLMEK ÇOK ÖNEMLİ

Arkadaşlık sizin için ne ifade ediyor?

Benim için arkadaşlık ve dostluğun önemi çok büyük. Hayatta kardeşim gibi çok sevdiğim 3 yakın dostum vardır ve hiç ayrılmayız. Filmdeki gibi bizde de hayata dair bir şeyler yaşandığında hemen o üç kişi arasında paylaşılır. Kararlar alınır ve stratejiler uygulanır.

Peki, ya aşk?

Benim için aşk çok anlamlı. Aşka inancını yitirmiş insanlardan değilim. İlk görüşte aşka evet ama birbirini tanıyıp dostluk ettikçe bir uyum ve bir elektriklenmenin olabileceğine inanıyorum. Benim için salt aşktansa önce arkadaş olmak, her şeyi paylaşabilmek, ortak hobilere ve zevklere sahip olmak çok daha önemli. Bu da zaten aşkı pekiştiriyor, sonsuz saygıyı ve sevgiyi getiriyor. Ama aşık olduğum zaman da çok aşık olurum.

Peki, ne olur aşık olunca?

Aşık olunca elim ayağım titrer, onu görünce ne yapacağımı bilemem, yüzüm seğirir, çok heyecanlanır ve kilitlenirim. Konuşamam. Bunun yanında aşk acısı çektiğimde de bayağı bir oturur içime. Erkek arkadaşımla tartıştığımda günlerce oturup ağlayabilirim. Bir anda 7 kilo verebilirim. Bakıldığında şapşal aşık oluyorum yani.

Bozulan bir ilişki için ne yaparsın?

Örneğin karşımdakini aramak mı istiyorum, “ararsam 2-0 mağlup olacağım’ gibi oyunlara girmem. Elimden ne geliyorsa sonuna kadar yaparım. Ve her zaman alttan almaya çok özen gösteririm. Çünkü sevmek ve sevilmek çok kıymetli. Aslında ilişki çok zor yakalanıyor ve çok çabuk tükeniyor. Çünkü kimsenin kimseye tahammülü yok. İlişkinin başlangıcında birbirlerini tanımak için zaman harcamıyorlar. Ya da yaşadıkları ilk problemde hemen ayrılıyorlar. Ama gerçek aşk, gerçek sevgi ve uzun ömürlü ilişki çok güzel. Ben buldum hayatımda ve şu an çok mutluyum o yüzden keyfim yerinde.

İLK GÖRÜŞTE BİRBİRİMİZDEN ETKİLENDİK

Peki bu mutluluğu bizimle de paylaşır mısın?

Üç yıldır birlikteyiz ve çok mutluyum. Onda kendi yansımamı görüyorum, o kadar bana benzeyen biri ki. Ortak payda da çok iyi anlaşıyoruz. Birbirimizde hoşlanmadığımız yönlerimiz de oluyor ama bunları da zamanla törpülemeye başlıyoruz. Ve biz duygusuyla devam ediyoruz hayata. İnsanlar bu devirde ‘biz’ olamıyor. Ben ve sen duygusuyla egosal bir savaş var.

Onda bir şeyleri değiştirdiğin ya da onun sende değiştirdiği şeyler oldu mu?

Önceden çok daha fazla heyecanlı ve sabırsızdım. Çok çabuk umutsuzluğa kapılırdım. Erdil, daima sabırlı olmamı, hayatın aslında bu kadar da çetrefilli olmadığını öğretti. Daha sağlıklı ve neşeli düşünmenin önemini anladım. Onun da kadın, erkek ilişkilerinde çok fazla bilmediği şey vardı. Örneğin hayatında belki hiçbir kadına çiçek almamıştı. Artık bir kadının çiçekten hoşlanabileceğini düşünüp ve bu ben olduğum için öyle bir jest yapmayı öğrendi. Romantizmin ne demek olduğunu anlamaya başladı. Bu romantizmin içinde illaki mumlar olmasına gerek yok ama günün bir anında hoş bir mesajla ya da sosyal bir ortamda göz göze geldiğimizde küçücük bir bakışla bunu bana bir şekilde hissettirmeyi öğrendi. Kadın, erkek ilişkisine dair birbirimizi mutlu etmenin yollarını öğreniyoruz. İkimiz de aynı yolculuktayız.

Tanışmanız nasıl oldu peki, kim önce davrandı?

En yakın olduğum dostlarımla birlikteydik ve ortak bir arkadaşımız tanıştırdı, Sohbet ettikçe bütün arkadaşlarımızın ortak olduğunu fark ettik. Evlerimiz birbirine çok yakınmış, aynı mahallede oturuyormuşuz neredeyse. Garip bir samimiyet oluştu. Birbirimizin telefonlarını aldık. Hemen kızlarla ne kadar yakışıklı, zeki, herkes ona bayılıyor diye hemen fısır fısır kaynatmıştık. Kız arkadaşlarımdan da onay gelmişti. Bir gün sonra da arayıp yürüyüş yapacağını söyledi ve davet etti. İlk görüşte etkilendik birbirimizden.

İlk tanışma gecesine ait bir anı var mı?

Evet, bunu da ilk kez anlatıyorum. O gece ayrılırken “verdiğin telefon numarası doğru mu” diye sormuştu. Şaşırdım, ilk defa başıma böyle bir şey geliyordu. Böyle yapan insanlar mı var diye sorunca o da “sadece emin olmak istedim, beni çaldırır mısın” demişti. Galiba bu devirde insanlar sohbet edip yalan dolan cep telefonları veriyorlar herhalde diye düşünmüştüm. Gerçekten çok şaşırmıştım.

Diğer kızlardan birini de beğenebilirdi ama seni seçmiş, hiç bunun üzerine düşündün mü?

Tabii. Daha sonra bir sürü insan vardı ‘niye ben’ diye sordum. “Konuşmaya başladığımız andan itibaren o kadar samimi ve doğaldın ki, ailemden biri gibi sohbet ettik ve bundan çok etkilendim” dedi. Doğum, ölüm ve evliliğin kadere bağlı olduğuna inanıyorum. Bu kadar yakınımda olup onunla hiç karşılaşmamış olmam ilginç. İlişkiye hazır olduğunda demek ki karşına çıkabiliyor. Alaturka olacak belki ama kısmet olduğunu düşünüyorum.

KISKANÇLIK YAPMAM

Evlilik düşüncesi var mı?

Var tabii. Bakın yüzüğümüz de var. Gayet güzel evlilik teklif etti, kabul ettim. Evlilik teklifinden sonra 3 ay geçti, ben de bunun üzerine yüzüğü takıp beni oyalıyorsun galiba deyip espri yaptım. Bunun üzerine çok güldük. Ona neler yapılması gerektiğini tek tek anlatınca da beyni acıdı. “Bunlar çok zor, nasıl vakit bulacağız bunca şeye” dedi. Şimdi feci şekilde tutuşmuş durumda. Her şeyi organize etmeye çalışıyoruz.

Tebrik ederim, evlenme teklifini nasıl yaptı, sürpriz var mıydı?

Sağ olun. Valla özel bir şey planlamış, karikatürist olduğu için çok nüktedan, tatlı biri ve çok keyifli evlenme teklifi etti. Aslında bunu herkesle çok paylaşmak istiyorum. Ama Erdil, “bu ilişki benim için o kadar kıymetli ki, incecik bir kristale benzetiyorum, dışarıda çok karmaşık bir hayat var ve biri buna çarpar da kırar diye çok korkuyorum” diyerek kimseyle paylaşmamamı istedi. Ama çok güzeldi.

Erkek arkadaşını sürekli birlikte olalım diye bunaltır mısın yoksa ona da alan tanır mısın?

Kendime yapılmasını istemediğim hiçbir şeyi karşı tarafa da yapmam. Her an arayan, nerdesin diyen, sürekli mesaj çeken birinden çok sıkılırım. Karşımdaki insana zırt pırt mesaj çekip, gün içinde 5 kere ne yapıyorsun diye aramam, sürekli benimle vakit geçirmesini istemem. Kıskançlık da yapmam. Bu kadar girift olmanın ilişkileri iyi bir noktaya getireceğine inanmıyorum. Erdil’in gece çıkmasına da karışmam sadece nereye gittiğini bilirim. Bu karşınızdakine duyduğunuz güvenle de ilgili. Ona o kadar çok güveniyorum ki aklımın ucundan o tip bir düşünce geçmez. Hiç kondurmam.

Ya diğer insanlara güveniyor musun?

Aslında bazı insanlar kötü yürekli. Bunu yaşadım. Mesela erkek arkadaşım gittiği yerden saat onda kalkıp benim yanıma geldiğinde bir gün sonra bir arkadaşım “dün Erdil’i gördüm gece 1de mekandan ayrıldı” diyebiliyor. Bu çok haince bir şey. Bunlara gülüp geçiyorum. Oysaki o saatlerde biz beraberdik. Bunlar kötü yürekli insanların küçük oyunları. İlişkide güven duyuyorsan rahat bırakmak lazım.

Hiç yorum yok: