Saygımızı ve sevgimizi yitirmedik
T RT’de yayınlanan ‘Aşk Yeniden’ isimli dizinin izleyicileri, boşanmış ama hâlâ aşık ve Amerika’da okumuş kızları hatırına evli gibi davranmaya çalışan bir çiftin etrafında gelişen komik olayları takip ederken ‘acaba kendi hayatlarını mı oynuyorlar’ demekten kendini alamıyor. Şoray ve Ünal’ın sessiz sedasız başladıkları dizi gün geçtikçe tiryakilerini oluştururken Sevgililer Günü’nü bahane ettik ve dizi setini ziyaretimizde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Bu projede bir araya gelmeniz tesadüf mü?Cihan Ünal: Yıllardır bu konuda teklif yapılıyordu. Hiç vaktimiz olmamıştı. Yapımcımız Ekrem ve Kerem Çatay değer verdiğimiz insanlar; senaryo da hoş geldi, kabul ettik. Oyuncu kadrosu da güzel. Türkan Şoray: Aile sorunlarının işlenmesi bana çok cazip geldi. Sinema zaten yaşamı ve insanı anlatır. İster istemez yaşamımızdaki bazı olaylarla birçok şey çakışıyor. Biz de bir evlilik geçirdik ve zaman zaman kendi yaşamımızla müthiş benzerlikler bulduk arada birbirimize bakıp gülümsüyoruz.
Bu benzerliklerden söz eder misiniz?
T.Ş: Aslında ben de dizideki karakter gibi kıskançlık ve ‘dır dır’ yapan bir kadındım. Birini seviyorsam ona karşı acayip bir sahiplenme duygusu oluşur. Kızıma karşı da böyle hissederim, birisine karşı biraz daha fazla ilgi gösterse içim cız eder.
C.Ü: Gerçek hayatta da ayrılmış çiftiz, kızımız Amerika’da okuyor, birbirini seven insanlarız ayrıca Türkan’ın da söylediği gibi kendisi de biraz senaryodaki karakter gibi kıskanç biri. Bu tarafları uyuyor olabilir.
Hâlâ kıskançlık yapıyor musunuz?
T.Ş: Bu durumu biraz gençliğe ve tecrübesizliğe bağlıyorum. İnsan yaş aldıktan sonra birtakım şeylerin ne kadar gereksiz olduğunu anlıyor. Şimdiki aklımla bu evlilik olsaydı, çok daha hoş ve anlayışlı bir ilişki olabilirdi.
Dizide ilişkinin bitmesindeki neden gurur ve kıskançlık, sizin ilişkinizin bitiş sebebi de böyle bir benzerlik taşıyor mu?
C.Ü: Onlar çok özel ve bizim hayatımızı ilgilendiren şeyler o yüzden boş verelim.
Çekimlerde etkilendiğiniz oluyor mu?
C.Ü: Oyuncu olarak ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Bunu hissetmek için diziye gerek yok. Zaten arada kızımızın olması dolayısıyla yaz tatilleri, doğum günleri, bayram, yılbaşı gibi özel günleri hep bir arada geçirdik. Saygımızı ve sevgimizi yitirmiş değiliz.
Kader sizi yıllar sonra ‘Aşk Yeniden’ adlı dizide bir araya getirdi…
T.Ş: Gerçek hayatta olmasa bile sanal hayatta birlikteyiz (gülüşmeler…).
Peki, dizinin gündeme gelmesiyle sözlü olarak ifade etmeseniz de bu bizi bir araya getirmek için bir işaret olabilir mi diye hiç içinizden geçirdiniz mi?
T.Ş: Böyle düşünmedim. Cihan Bey ve ben mesleğimizi özel şeylerden çok iyi ayırabiliyoruz. Böyle şeyler olacaksa bu tür vesileler tetikler mi bilemem.
C.Ü: Böyle bir oluşuma gerek yok. Bir araya gelme ihtiyacı olsa gelinirdi zaten.
İlişkiniz için hiç pişmanlık duydunuz mu?
T.Ş: Çok güzel bir evlilik ve ilişki yaşadım dolayısıyla bir pişmanlığım olmadı. Saygıyla başladı ve saygıyla bitti. Bu ilişki neticesi hayattaki tek aşkım kızım Yağmur oldu.
C.Ü: Kızımla çok iyi durumda olduğumuz için pişmanlık duymadım aksine çok daha iyi olduğunu düşündüm.
Dizide boşandığınızı kızınızdan saklıyorsunuz. Siz boşanırken birtakım zorluklar yaşadınız mı?C.Ü: Olumsuz bir şeyi kızımıza yaşatmamaya çalıştık. Yağmur kötü şeyler hissetmeden büyüdü. T.Ş: Bu zor karar verilirken büyük tereddütler yaşanıyor belki ama aşılması gereken bir durum söz konusu olunca daha sağlam olunuyor. Kalbiniz, beyniniz ayakta kalma mücadelesiyle daha da kuvvetleniyor.
Türkan Şoray nasıl bir annedir?
C.Ü: Mükemmel bir anne ama kendine zararı dokunan bir anne. Meselâ Yağmur 11 saat uçak yolculuğu yaparak Amerika’ya gider; Türkan, o on bir saati yaşamaz, kafası sürekli onunla meşgul olur. Onun yaşadıkları biraz aşırı, Yağmur da annesinin bu durumun bildiği için onu adeta ilgiyle ve kendinden haberdar ederek besliyor.
Cihan Ünal nasıl bir babadır?
T.Ş.: Cihan mükemmel bir eş olduğu gibi, mükemmel bir insan ve mükemmel bir baba. Ayrıldığımız günden bugüne kadar baba olarak sorumluluğunu hep korudu ve Yağmur baba eksikliğini yaşamadı. Kızıma gurur duyacağı bir babası olduğunu her zaman söylerim.
Bir kadın için kimden çocuk yapacağı önemlidir. Sizin de önceden uzun dönemli bir ilişkiniz olmuştu o zaman çocuk sahibi olmayı düşünmediniz mi?
T.Ş: O zamanlar mesleğimle o kadar ilgiliydim ki. Bir özlem olmasına rağmen filmlerim çocuğum gibiydi.
Sizin kızınızla aranız nasıl?
C.Ü.: İnsan çocuklarıyla birlikte büyümek ister, bu ayrı bir hüzündür hayatımda. Başa gelince, çekiliyor. Kendi arkadaşları kadar arkadaşızdır Yağmur’la. Her şeyi paylaşırız hatta annesine göre benimle daha çok paylaşım içinde.
Cinsellik bir ilişkide “To be or not to be”Sette çekimler devam ediyor. Türkan Şoray’ın sahneleri çekilirken Cihan Ünal’la sohbete devam ettik.
Türkan Şoray çok güzel, ünlü ve halk tarafından sevilen biri. Evli olduğunuz yıllarda geride kaldığınızı hissettiğiniz oldu mu?
Türkan dediğiniz gibi biri ama ben de bu tarif ettiğiniz durumu tiyatro cephesinden yaşıyordum. Sinema ve tiyatro çevresi farklı. Sanatıyla ve kişiliğiyle ben ayrı biriyim. Eşim olması nedeniyle, benden daha çok ilgi görmesi beni daha çok mutlu eder.
Onu nasıl tanımlarsınız?
Sinema konusunda herkesin de kabul ettiği gibi kamerayı tanıma ve bilme konusunda sanki onu yutuyormuş gibi müthiş bir algı gücü var. Bu durumu artık biliyor, yaşıyor. Bu Allah vergisi bir şey tabii yılların getirdiği bir deneyim de söz konusu. İşinde çok titiz ve disiplinli. Eş olarak da daha doğrusu insan olarak demek lazım aslında; çok yumuşak, iyimser, kötülük düşünmeyen, nazik, arkadaşlığı ve dostluğu çok iyi biridir. Mükemmel bir annedir. Tek kusuru endişeli bir anne olmasıdır.
’Ünlü sanatçı kaprisi’ de mi yok?
Hiiiç öyle değildir. Aksine en ağır çalışma şartlarında bile hiç kapris yapmaz ama tabii ki her sanatçının karşısından beklediği şeyler var. Nasıl ki zamanında işimizin başında oluyor ve ezberimizi yapıyorsak, biz de karşı taraftan onu bekleriz.
Birbirinize hitap ederken özel bir şeyler kullanır mısınız?
Bazen ona ‘Turkuaz’ derim.
Önümüzde Sevgililer Günü var, birbirinizi kutlayacak mısınız?
Bizim böyle bir âdetimiz yok.
Şiir kasetleri okumuşluğunuz var peki Türkan Şoray için şiir yazmışlığınız var mı?
O şiir kasetlerini evliyken yapmıştım. Şiir yazmaktansa okumayı seviyorum. Bu ayrı bir şey. Bir Özdemir Asaf, bir Ümit Yaşar, bir Attila İlhan varken ben niye şiir yazayım ki?
‘Kadın İsterse’ adlı dizide eşinizi bırakıp daha genç biriyle olmayı seçen bir karakteri canlandırmıştınız. Erkekler için her zaman gençlik ve güzellik mi geçer akçe?
Erkekler belli yaşlarda böyle şeyler yaşayabilir. Bunu ben de yaşadım. Gelip geçici bir şey olduğunu zannediyorum. Bir de genç kızlar da bu yaşlardaki erkeklere meyilli oluyor.
Bu işten en kârlı erkekler çıkıyor…Bu biraz da doğayla ilgili bir durum galiba. O arada belki cinsellikle ilgili nedenler devreye giriyor. İnsanların da cinselliğini yaşama hakkı var. İşin bu kısmı ‘to be or not to be’… (kahkahalar…)
Erkeklerin kendilerine güvenlerini de anlayamıyorum. Yani yaşça çok küçük kızların enerjisine nasıl yetişebilecekler?
Öyle bir şey olur ki o yaşta biri sizin enerjinize ve gücünüze yetişemiyor olabilir. Bunlar hiç belli olmaz.
Ben öyleyim mi diyorsunuz?
Hayır, öyle demiyorum. Olabilir diyorum. (kahkahalar…) Öldürdünüz beni yahu…
Aşk insanın huzurunu bozuyor…Çekim sırası bu kez Cihan Ünal’da. Sohbetimize Türkan Şoray ile devam ediyoruz.
Bir söyleşinizde “gerçek aşklarımı filmlerde yaşadım” demişsiniz. Peki, bundan sonra hayatınızda aşka yer var mı?
Çok heyecanlı aşkların genç yaşlarda olduğunu düşünüyorum. Yıllar geçtikçe daha çok olgunlaşıp, aşka daha farklı bakıyorsunuz. Beklentiler değişiyor. ‘Gençlik başımda duman’ yaşlarınızda gözüne, kaşına aşık olabiliyorsunuz ama sonra daha seçici olunuyor. Dünya görüşünüz, hayata bakışınız aynı olsun istiyorsunuz. Böyle düşününce gerçek aşkı bulmak zor oluyor. Bir de aşk çok yorucu bir şey. Aşk insanın huzurunu bozuyor. İlk beraber olduğunuzda müthiş heyecanlanıyorsunuz ama ne kadar sürüyor ki? İnsan bir de çok güzel bir ilişki yaşayınca kaybetmemeliyim telaşına düşüyor. Beyniniz bir tarafı “Allah’ım bu ilişki muhteşem, kaybetmemeliyim” diyor. Önceleri her gün aranıyorsunuz sonra bu uzun sürelere yayılıyor. Siz de “ay niye aramadı, niye geç aradı” derdine düşüyorsunuz.
Aşktan uzak durarak belki biraz kendinizi koruma altına alıyorsunuz…
Huzur ve sakinlik istiyorum aslında. Kızım benim hayatımı kadar çok dolduruyor ki artık hayatımda başka değerler, güzellikler, sorumluluklar ve heyecanlar ön plana çıktı. Bir de yaş ilerledikçe sağlıklı olmak, sağlıklı yaşamak daha çok önem kazanıyor. Mesleğime karşı yeterince ilgi gösteremediğim duygusu ağır basıyor mesela...
Bu sizde de oluyor mu?
Tabii, yıllardır beni seven ve bırakmayan seyircime karşı her zaman sorumluluk hissetmişimdir. Bende seyircimin sevgisine nasıl karşılık verebilirim duygusu yoğun.
Atıf Yılmaz sizin için “Onu her gören âşık olur” demiş. Peki sizin âşık olup da ifade edemediğiniz oldu mu hiç?
Bilmiyorum, belki olmuştur. Yani…
Bir ara Kadir İnanır’la sizi yakıştırmışlardı…
Bunu yıllardır söylerler. Bu tip yakıştırmalar dünya sinemasında da var, olur böyle şeyler. Bu tamamen seyircinin yakıştırması.
Cihan Ünal’ı nasıl bulursunuz?
Son derece kişilikli, karizması olan, çok yakışıklı, çok etkileyici ve güvenilir bir kişiliğe sahip. Her şeyden önce başarılı bir aktör.
Cihan Bey sizi kıskanır mıydı?
Herhalde o da kıskanırdı ama benim kadar çok belli etmezdi.
Birbirinizin Sevgililer Günü’nü kutlar mısınız?
Doğum günlerimizi kutlarız ama bir tek onu kutlamayız (gülüşmeler…)
Yönetmenlik çalışmalarınız olacak mı?
Erendiz Atasü’nün bir öyküsünü filme çekeceğim. Yönetmenliğe ağırlık vermek istiyorum.
Eski filmlerinizi seyrederken ağlar mısınız?
Bazen benim başıma gelmiş gibi ya da ‘ah kız ne acılar çekiyor’ diye üzülür ağlarım.
Size takılan ‘Sultan’ lakabı için ne söylersiniz?
Seyirciyle aramdaki sevgi bağının göstergesi. Bu çok gurur verici ve beni gönülden bağlayan, hem mutlu hem de mahcup eden bir duygu.
Son günlerde çiftler arasında yaş farkının olduğu ilişkiler tartışılıyor medyada. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Herkes kendi yaşamında özgür. Neden olmasın? Önemli olan kalplerin ve ruhun uyuşması. Erkek böyle bir şeyi yaşıyorsa kadın da neden yaşamasın?
Sizin dillere destan bir güzelliğiniz var. Peki, siz kendinizi güzel bulur musunuz?
Ne bileyim aynaya baktığımda mutsuz olmam ama ne güzel bir kadınım diye de böbürlenmem… Bugüne kadar hiç ağzımdan güzelimdir gibi sözler çıkmadı ama… (gülüşmeler…)
Ben mesela aynaya baktığımda çok güzel değilim ama fena da değilim derim.
Tamam işte, aynı senin söylediğin gibi ben de fena değilimdir. Önemli olan insanın kalp güzelliğidir. Bu aydınlık ifade insanın yüzüne vurur ve onu güzel gösterir bende de bu var. Bak şimdi kendimi methettim. (kahkahalar…)
17 Şubat 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder