İstemek, inanmak ve hayallerin takipçisi olmaya inanıyorum” diyen İpek Tuzcuoğlu, sevgi ve emek harcayarak istediğimiz her şeyin bir gün mutlaka gerçekleşeceğini önemle vurguluyor. Her sabah ATV ekranlarında yer alan ‘Kadının Gücü’ adlı programla kadınların içindeki devi ortaya çıkarmak istediklerini belirten sanatçıyla yeni filmi, aşk, kıskançlık ve ruh halleri üzerine sohbet ettik.
Asmalı Konak öncesi ve sonrası için ne söylemek istersiniz?
Öncesi çok çalıştığım, sonrası daha çok çalıştığım bir dönem oldu. Tarlanıza doğru tohumları ekmeniz gerekiyor. Şu anda ektiğim tarlanın meyvelerini yediğim bir dönem. Asmalı Konak en özel ürünüm oldu. Türkiye beni bu diziyle tanıdı. Manevi anlamda da önemi çok büyük.
‘O... Çocukları’ filminin öyküsü ve sizin oynadığınız karakteri anlatır mısınız?
1980’lerde genelevde çalışan kadınların ev halleri, günlük hayat içindeki mücadelelerini anlatıyor. Töre gereği erken yaşta evlendirilip mutsuz olan Hatice adlı bir karakteri oynuyorum. Hatice, sevdalı olduğu gençle İstanbul’a kaçar ve ondan da bir darbe yedikten sonra geçimini sürdürebilmek için genelevde çalışmaya başlar. Genelevde çalışan kadınların çocuklarına bakan emanetçi anneler varmış, Hatice de hikayenin sonrasında (Demet Akbağ’ın oynadığı) emanetçi annenin yanına sığınır.
Karakteri yaratırken nelerden beslendiniz?
Arabesk müzikten çok faydalandım. Kendimi o mahallede yaşayanlar gibi hissettim. Ayağıma terlikleri geçirdiğim an, ben o kadın oluyordum.
‘O’ kadınların özel bir dili var mı?
Özel bir dil yok, zaman zaman küfürlü ve argo konuşma var. Hatice, Doğu’dan İstanbul’a küçük yaşta gelmiş bir kız, bu nedenle doğulu şivesiyle değil de kırık bir Türkçeyle konuşmaya çalıştım. Duruşu, bakışı ve sigara içişi çok farklı. İçselliği yakaladığınızda zaten bunun dışa yansıması da kolay oluyor.
‘Kadının Gücü’ adlı programınızın içeriği nedir?
Programın başrolünü, yoktan var eden başarılı kadınlar oluşturuyor. Eğitim almadan sadece inançlarınız doğrultusunda evdeki babayı, kocayı ve ağabeyi ikna ederek iş kurmak, ülkemizde biraz zor. Biz de bu başarılı kadınları merkeze aldık. Azmin, çalışmanın ve inanmanın aslında ne kadar da önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz. Kadınların içinde yatan devleri uyandırmak, hayal kurdurup doğru bilgilerle onları harekete geçirmeyi umuyoruz. Ben bu programda bilgi aktarımında bulunan sadece bir köprüyüm, esas fenomen onlar. Kadın gerilla harekâtı oluşturmak istiyoruz.
Genelde genç kızların bir an önce iyi bir evlilik yapması tercih edilir, siz ne dersiniz?
Evliliğe odaklı yaşamak çok yanlış. Bence mutlu bir yuvaya endeksli yaşamak daha önemli. Yuva kurmak daha manevi ve daha içsel bir durum. İnsanların hayatında sevebileceği, dokunabileceği, kokusundan hoşlanabileceği bir erkek olsun, nefret edip lanet okuyarak yatağa gireceği bir eşleri olmasın.
Aşka inanır mısınız?
Aşka inanırım, her zaman inandım, ölene kadar da inanacağım. Üstelik mutlu aşka inanıyorum. Arkadaşlarım hayal dünyasında geziyorsun dediğinde, hayallerimi bana bırakın diyorum. Hayatta neye inanıyorsan onu yaşıyorsun ve geleceğini kendin yaratıyorsun.
Aşk ilişkilerinde hayal kırıklığı yaşadığınızda yaranızı nasıl sararsınız?
Ağlıyorum. Sonra da sen bunları zaten biliyordun deyip kendime kızıyorum. Bir tarafım bilirken bir tarafım da yaşa der. Yine de çok şanslıyım, doğumumdan bugüne kadar karşılaştığım her insan bana çok şey kattı. Annem ve babamdan başlayan bu zincire eşlerim, el ele yürüdüğüm partnerlerim dahildir. Sonsuz dileklerimle uğurlarım onları, iyi bir vedacıyımdır.
Terk edilen mi yoksa terk eden taraf mısınız?Onu bilemezsin ki?
Terk eden gibi algılanırsın ama ilişki içinde çoktannn terk edilmişsindir. Eğer severek bir ilişkiye başlamışsan mutlaka tek taraflı bitmeyeceğine inanırım. İki taraf da eksiltir ya da bir taraf daha fazla çoğaltır diğeri ona yetişemez. O yüzden hayatımda terk etmek ya da terk edilmek yerine bitirmek ve yeni bir sayfaya başlamak vardır. Her zaman sırtımda bana ağırlık yapan çuvalımla değil, melek kanatlarımla ilerlediğimi düşünürüm. Kimseye kötülük yapmak ve hayatlarında derin acılar yaratmak istemem. Ama yaşanması gereken acı varsa yaşıyorsun, ağlıyorsun, için sızlıyor, hayallerin yıkılıyor.
Kadın kıskançlığı konusunda ne düşünürsünüz?
Kimsenin beni kıskanmadığını düşünüyorum. Çünkü buna inanmak istiyorum. (Kahkahalar…) Hayatımda böyle bir yol bulmuşum. Gerçekten formüllerim çok işe yarar. Sadece kendimle ilgiliyim. Niye şunu söyledi diye bakmam. Bazı kadınlar konuşuyorlar ve üretmiyorlar. Bana zarar veren şeyleri hayatıma sokmuyorum. Dedikodu benim de kapımı çalıyor, içeri buyur etmiyorum, ne söyleyecekse kapıdan söylüyor ve gidiyor. Yorum yapmıyorum ama onları da kırmıyorum. Birinin hakkında konuşuyorsan, mutlaka yüzüne söyleyebilme cesaretini de göstermen gerekiyor. Söylediğimiz her sözün bir yansıması var ve evrene bir mesaj veriyorsun.
Ruh sağlığınızı korumanın yolları
Doğru nefes almayı bilmek gerekiyor. Burnumdan nefes alıp tutuyorum, içimden beşe kadar saydıktan sonra ağzımdan veriyorum. Bunu on kez tekrar etsinler. Çok heyecanlandıklarında, sıkıldıklarında, panik atakta ya da menopoz döneminde doğru nefes almanın çok olumlu etkisi var. Bol su içsinler. Ruhla ne ilgisi var demeyin. Suyun şifasına çok inanıyorum. Ellerini, yüzlerini yıkasınlar, duş alsınlar. Mutlaka gökyüzüne ve güneşe ‘merhaba’ desinler. Evrenin içinde kaybolmasınlar. Dua etsinler, ben de dışarı çıkmadan önce muhakkak ‘Nas’ ve ‘Felak’ dualarını okurum. Kendilerine inansınlar. Açık havada çıplak ayakla yürüsünler. Doğayla teması kaybetmesinler.